‘Ay ve Güneş Kumpanyası’ söyleşisine katılan Yazar Naime Erkovan, “Yazarlık işi öğrenilebiliyor. Her sanat gibi yazarlık da bir eğitimin sonucu. Yazar olmanın en büyük ayağı okumak ve özellikle de iyi eserleri” dedi. Erkovan öykü kahramanlarını nasıl seçtiğine ilişkin ise, “Bazen karakterlerimi sokaktaki insanlardan seçiyorum. Bir keşif yapmak için Mars’a gitmeniz gerekmez. Her şey etrafınızda, sokaklarda” ifadelerini kullandı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Şubat Kültür Sanat Etkinlikleri tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda ilk olarak Yenikent Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile buluşan Öykü Yazarı Naime Erkovan, günün ikinci programında Faik Baysal Kütüphanesi’nde kitapseverler ile bir araya geldi. Erkovan’ın son kitabı ‘Ay ve Güneş Kumpanyası’nın konuşulduğu programların sonunda imza töreni da gerçekleştirildi.

Yazarlık Eğitimle Mümkün
Söyleşinin başında yazarlığa nasıl başladığını anlatan Erkovan, “10 yıldır bu işle uğraşıyorum. Ali Ural’ın öğrencisiyim. Onu tanıdıktan sonra yazmaya karar verdim. Yazarlık işi öğrenilebiliyor. Her sanat gibi yazarlık da bir eğitimin sonucu. Yazar olmanın en büyük ayağı okumak ve özellikle de iyi eserleri. Popüler olanlardan kaçınmanız lazım. İyi eserleri okumayı önceleyebilirsiniz” şeklinde konuştu.

Fantastik Olayların Hepsi Gerçek
Erkovan yazdığı tür olan fantastik öykülere de değinerek, “Ben fantastik yazmayı seviyorum. Ancak abartılı olanı değil. Her ne kadar fantastik yazıyor gibi görünsem de olayların hepsi gerçek. Gerçekle biraz oynuyorum aslında. Ama fantastik öyküler yazmak bilinçli bir tercih değil benim için. Bir anlamda ben hayata öyle bakıyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi değilse, her şeyi olduğu gibi kabul edemeyiz. Fantastikte böyle doğuyor. Fantastik yazmak için özel bir çaba sarf etmiyorum. İçimden gelen bir şey bu. Bunu kırmak istedim ancak olmadı” ifadelerini kullandı.

Bakış Açınız Her Zaman Değişir
Naime Erkovan şunları söyledi; “Yazdığım hikâyeleri ve kitapları tekrar asla okumam. Çünkü ‘Acaba burasını böyle mi yazsaydım?’ demeye başlıyorsunuz. Bu bir yazar hastalığıdır aslında. Sizde eğer bu yola girerseniz göreceksiniz. İnsan her gün değişiyor, bakışınız, görme tarzınız değişiyor. Eskiyi beğenmemeye başlıyorsunuz. Bu nedenle yazdığım öyküleri, kitapları okumamayı tercih ediyorum.”

Evreni Okumak Nedir?
“Kitaplarımı oluştururken ilk olarak bir konsept belirliyorum. Çünkü öykülerin birbirinden bağımsız olmasını istemiyorum. Sonra malzemesini topluyorum. Mesela mitletmiş karakterleri topluyorum. Bazen de karakterlerimi sokaktaki insanlardan seçiyorum. Bir keşif yapmak için Mars’a gitmeniz gerekmez. Her şey etrafınızda, sokaklarda. Daha sonra ise ‘Onları öykünün içerisine nasıl yerleştiririm?’ sorusuna kafa yoruyorum. Bu ‘evreni okuma’ denen şey oluyor. Her şeyden bir hikâye çıkarmaya başlıyorsunuz. Öncelikle çok sabırlı olmak gerekiyor.”