‘Ziya Osman Saba’ panelinde konuşan Serhat Demirel, “Ziya Osman şiiri gibi yaşayabilmiş bir şairdir. Saba'nın şiirleri insanın kendisini dinlemesine, arınmaya ve sükunete davet eder” derken; Ercan Yılmaz, “Samimi, temiz ve yalın bir üslubu vardır Saba'nın. Metinlerinde kendi hayatından bir şeyler vardır” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Mart Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesinde Bir Şair: Ziya Osman Saba’ isimli panel ile devam etti. AKM’de gerçekleştirilen programa Serhat Demirel, Cem Yavuz ve Ercan Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. Programda Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk’ün yanı sıra çok sayıda dinleyici yer aldı.

Samimi ve yalın bir üslup
Programın açılış konuşmasını yapan Ercan Yılmaz, “Ziya Osman Saba Türk edebiyatı ve kültür dünyasında özel bir konumda bulunmaktadır. 30 Mart 1910'da İstanbul'da doğan ve 47 yaşında kaybettiğimiz Ziya Osman Saba'yı doğumunun yıldönümünde bir daha anmış ve dualarla yâd etmiş oluyoruz.  Türk Edebiyatı’nın metafizik tahayyüle dair en açık metinlerini yazmış bir şairdir Ziya Osman Saba. Benim için Türk Edebiyatı'nın en özel şiirlerinden biri de Ziya Osman Saba'nın 'Her Akşam ki Yolumda' şiiridir. Bana kalırsa bu harikulade şiir Türk Edebiyatının en iyi şiirlerinden biri olmakla birlikte Ziya Osman Saba'yı anlatan bir şiirdir. Samimi, temiz ve yalın bir üslubu vardır Saba'nın. Metinlerinde kendi hayatından bir şeyler vardır” dedi.

Şiirleri arınmaya ve sükûnete davet eder
Serhat Demirel, “Ziya Osman deyince okulda öğrendiğimiz bilgiler kadarıyla Yedi Meşale Topluluğu'ndan oluşuyla biliriz. İkinci hece kuşağına yeni bir açılım getirmiş bir şairdir Saba. Çok kendine dönük, sessiz, çatışmasız kendi halinde bir şiir yazıyor Ziya Osman Saba. Diğer büyük şairlere rağmen biraz daha tanınırlığı azdır. Biz şiirde biraz daha aksiyon ve çatışma ararız. Ziya Osman'ın şiirinde bunu arayanlar bulamazlar. Saba'nın şiirleri insanın kendisini dinlemesine, arınmaya ve sükunete davet ediyor bizleri. Türk iman kültürünü işleyen son şairlerden biridir Ziya Osman” dedi.

Şiiri gibi yaşamış bir şair
Demirel, “Her şairin kullandığı maskeler vardır. Bu tarz şairlerin şiirinde şair aranır ancak bu çelik maske şairin bulunmasına müsade etmez. Saba'da bu maske yoktu. Samimiydi. Saba Mehmet Akif gibi samimiyetiyle konuşmuş, kendini ifade edebilmiş bir şairdir. Ziya Osman şiiri gibi yaşayabilmiş bir şairdir. Şiirlerinde ölüm, tabut, teneşir gibi imgeler vardır. Bunları okura aktarırken korkma, kaçınma yoktur. Ölümü saf ve temiz bir şey olarak görür. Şiirlerinde dost ve akrabalarını anar sıkça. Cahit Sıtkı'yı yad eder bir şiirinde. Ölümü ister ve bekler. Kaybettiklerine 'ümitler içindeyim çok şükür öleceğiz' diyerek kavuşacağı inancıyla bekler. Ölümü konu alan şiirleri ölüme dair ümit aşılıyor. Yaşamayı bir hak, bir nimet olarak görür” ifadelerini kullandı.

Günlük olaylar
Cem Yavuz, “Günlük hayatta yaşadığımız, bir takım travmatik olayların bilhassa Ziya Osman'ın şiirine aksettiğini görüyoruz. Annesinin ve dostlarının ölümünün izlerini de ilk dönem şiirlerinde görebiliyoruz.  Onun şiirini belirleyen temel şeyin melankoli olduğu kanaatindeyim. Şair eksilti kullanabilir. Ziya Osman'ın bazı şiirlerinde sinematografik bazı kısımlar bulunabilir. Görüntü veren bir şeyler bulmak zor değildir Saba'nın şiirinde. Yanıp sönen bir takım eksiltmeler yapıyor Ziya Osman. Eller şiiri buna örnek olarak verilebilir” diye konuştu.