Büyükşehir Belediyesi Mart Kültür Sanat etkinlikleri “Hayret Perdesini Temaşa Ayşe Şasa” adlı panel ile devam etti. Enver Gülşen, “Ayşe Şasa’ın sinemaya ilgi duyan herkesin hayatında önemli bir yeri vardır. Benim için Ayşe Şasa Türkiye’de kültür sanat dünyasında nasıl yerli olabiliriz meselesinde çoğumuzun en önemli referanslarındandır. Sorduğu sorularla ve sorulara verdiği cevaplarla sanat dünyasında önemli bir yerdedir” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Mart Kültür Sanat Etkinlikleri AKM’de gerçekleştirilen Ayşe Şasa konulu panel ile devam etti. Panelin moderatörlüğünü Enver Gülşen yaparken; konuşmacı olarak Sinema Yazarı İhsan Kabil, Yazar Celal Fedai ve Sinema Yazarı Serdar Arslan katıldı. Programda Ayşe Şasa’nın kültür ve sanat hayatında bıraktığı etkiler konuşuldu.

Yerli olmanın çözümü
Enver Gülşen “Ayşe Şasa’nın sinemaya ilgi duyan herkesin hayatında önemli bir yeri vardır. Benim için Ayşe Şasa Türkiye’de kültür sanat dünyasında nasıl yerli olabiliriz meselesinde çoğumuzun en önemli referanslarındandır. Sorduğu sorularla ve sorulara verdiği cevaplarla sanat dünyasında önemli bir yerdedir. Sinema ve tiyatro konularında çok ciddi bir problem olan yerli olamama konusu üzerinde her zaman sorular sorarak çözüm aramıştır. Bu yüzden sinema ve tiyatro gibi sanat dallarında yerli olmak isteyen herkes Ayşe Şasa’yı kendine rehber edinmek zorundadır” ifadelerini kullandı.

Sinema keşfe en yakın sanat
Ayşe Şasa ile tanışıklığının bir kader ürünü olduğunu söyleyen İhsan Kabil, “Tanıştığımız dönemde siyasi olaylar nedeniyle sanat üzerine diyalog kurabileceğimiz kişilerin sayısı çok azdı. Ayşe Şasa gibi biriyle tanışmak ve aynı cümleleri kurduğumuzu fark etmek benim için büyük bir şans olmuştu. Ayşe Hanım yurt içinde ve yurt dışında kendisine çok geniş bir iletişim ağı kurmuştu. Bu iletişim ağı ona iyi yönde katkılarda bulunurken aynı zamanda kültür zenginliğine zenginlik katmıştır. Sanatlar arasında kozmolojik gerçeği ile sinema sanatı keşfe en yakın sanattır. Ayşe Hanım zaman zaman sinemadan uzaklaştı fakat hiç bırakmadı. Biz kendimize her zaman ona göre yön vererek kendisini hep rehber edindik” dedi.

Derinlikli film düşüncesi
Arslan, “Ayşe Hanım sinemaya 1963 yılında yazdığı “Hırçın Kız” adlı senaryo ile giriş yapmıştır. Şimdiye kadar bilinen 33 senaryosu bulunmaktadır. Ayşe Şasa senaryolarını ben yazdım kusursuz oldu diyerek değerlendirmemiş ve her senaryosunu yazdıktan sonra acaba nerede yanlışım var diye araştırmıştır. Tahminimce 200’e yakın senaryosu vardır fakat çeşitli nedenlerden dolayı sadece 33 senaryosunun altına imzasını atmıştır. Yazdığı “Utanç” filmini salonda izlerken atak geçirmiş ve o atak hastalığının kırılma noktası olmuştur. En sevdiği senaryosu “Balatlı Arif”i çok benimsemiş ve derinlikli bir film düşüncesi nasıl olmalıdır sorusunun cevabını hakkıyla vermiştir. Milli ve dini sinema hareketçilerinin yapamadığını Ayşe Şasa tek başına yapmıştır” sözlerine yer verdi.

Düşünmek cesaret ister
Şasa’nın cesaretine hayranlık duyduğunu belirten Fedai “Ayşe Şasa tandığım en cesur kadındı. Yaptıklarıyla bir kadının ne kadar cesaretli olduğunu her zaman gösterdi. İnsanlar düşünmeyi yatay bir seyir zanneder fakat düşünmek dikey bir seyirdir. İnsan ne kadar fazla düşünüp yükselirse o kadar yalnızlaşır. Ayşe Hanım bir yandan olağanüstü çalışıp eser verirken bir yandan da sürekli düşünüp yükseldi. Sosyalist düşünceden ayrıldıktan sonra yaşadığı siyasi dönemde düşüncelerinin bozulmasına ve bulanıklaşmasına izin vermedi. Ayşe Hanım akıl hastanesine düşmek pahasına düşünmekten asla vazgeçmemiştir. Şasa’nın macerası bizlere düşünmenin cesaret istediğini gösteriyor” dedi.