Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Osmanlıda Âlim Olarak Varolmanın Değişen Şartları’ konferansı ile devam etti. Atçıl, “İslam dünyasının parçalanmışlığı ve yeni değişimlerin ortaya çıktığı bu dönemde, İslam dünyasında sürekliliği, bütünlüğü sağlayan bir unsur olarak âlimler ve ulemalar önemli bir rol üstlenmişlerdir” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Mart Kültür Sanat Etkinlikleri ‘Osmanlı’da Âlim Olarak Varolmanın Değişen Şartları’ konferansı ile devam etti. Ofis Sanat Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğe İstanbul Şehir Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Abdurrahman Atçıl konuşmacı olarak katıldı.

Âlimlik din ile bütün
Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Atçıl, “İslam Dünyasında 13. ve 14. yüzyıllara baktığımız zaman en önemli özelliklerden bir tanesinin parçalanmışlık olduğunu görmekteyiz. Merkezi otoritelerin güçsüzlüğü hadisesi dikkat çekici bir şey. 13. ve 14. yüzyıllar da İslam dünyasın da insanların eskisi gibi kalmadığı yeni insan topluluklarının farklı kültürlere sahip ve farklı etnik kökenlilerin İslam dünyasının merkezine doğru yavaş yavaş geldiğini görüyoruz. Bu dönemin bir özelliği yeni siyasi ve kültürel merkezlerin ortaya çıkması. Âlimler bu dönemde de dini bilgileri İslam kaynaklarına hâkimiyetleri olduğu için ve buna bağlı olarak Müslüman bireylerin hayatlarını nasıl yönlendirecekleri ile ilgili bilgi ürettikleri için İslam toplumunda bir saygı görüyorlardı. Bu gördükleri saygı yönetimin pir parçası olduğu için değil dini bilgilerinden dolayıydı” sözlerine yer verdi.

İslam dünyasının bütünlüğü
Konuşmasına devam eden Atçıl, “Şunu söylemek gerekirse İslam dünyasının parçalanmışlığı ve yeni değişimlerin ortaya çıktığı bu dönemde, İslam dünyasında sürekliliği, bütünlüğü sağlayan bir unsur olarak âlimler ve ulemalar önemli bir rol üstlenmişlerdir. Onlar bu bütünlüğü İslam dünyasının her toprağında, her bölgesinde ortak bir epistemolojiye dayanarak bilgiler üreten âlimler bulunuyordu. Bunlar her zaman birbirleriyle etkileşim halinde oluyorlardı. Bunun da olmasını sağlayan Arapçanın dini ilimlerin üretilmesinde ki kritik rol olmasıydı” ifadelerinde bulundu.