Büyükşehir Ekim Kültür Sanat Etkinlikleri Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli paneli ile devam etti.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Ekim Kültür Sanat Etkinlikleri Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli Paneli ile devam etti. Adapazarı Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirilen programda Vali Yardımcısı Akın Yılmaz, İl Milli Eğitim Müdürü Mevlüt Kuntoğlu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Poyraz, Tarım ve Köy İşleri Eski Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş, Serdivan Kaymakamı Ramazan Şahin ve çok sayıda davetli yer aldı.

Gönül ve Akıl Dengesi
Moderatörlüğünü İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Yorulmaz’ın yaptığı programın ilk konuşmasında Süheyl Ünver’den bahseden Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar, “Süheyl Hoca, 88 yıllık ömründe inanılmaz bir çalışkanlıkla önemli eserler üretmiştir. Bugün Süleymaniye’ye vakfettiği el yazması eserlerinin sayısı bin 200’den fazladır. Süheyl Bey gönlüyle aklını dengelemiş nadir insanlardandır. Gönül ile akıl arasındaki mesafe dünyadaki en uzun mesafedir. Yaklaştıran insan mutlu ve mübarektir. Rasyonellik yolunda giderken bu defa Allah ile olan ilişkide gaflete düşüyor. Süheyl Bey’de bu gaflet yoktu” diye konuştu.

İlim Dünyasında Âlim İnsandı
Ali Fuad Başgil’i anlatan Rasim Cinisli, “Ali Fuad Başgil ilim dünyasında âlim olarak yaşadı. Siyaset dünyasında kahraman olarak hayata veda etti. 1960 yılında üniversite birinci sınıfta Ali Fuad Başgil hocayı tanıma şerefine erdim. 1960 yılı Cumhuriyet Tarihi içerisinde bilinmesi gereken bir yıldır. 27 Mayıs 1960 darbesinin olduğu bir zamandır. 27 Mayıs Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz olayıdır. Yalan ve propaganda ile devletin dengesi bozulmuştur. Etkileri bugünlere kadar devam etmektedir. Böyle bir ortamda Ali Fuad Başgil’i tanıdım. Böyle zor zamanda taşkın gençlere pabuç bırakmayan tek isimdi” diye konuştu.

Osmanlı Mimarisine İnce Dokunuş
Mahir İz ile ilgili konuşan Prof. Dr. Uğur Derman, “Mahir Hoca kendini okuduğuna kaptırırdı. Mahir bey bilhassa yaşlılık yıllarında Yüksek İslam Enstitüsü’nde gençlerle bir araya geldi. Mahir Hoca her zaman talebeleriyle münasebet halinde olurdu” derken Ekrem Hakkı Ayverdi’den de bahseden Derman, “Ekrem Hakkı Bey 19. asrın son haftasında doğmuştur. Kendisi mühendisliği bitirdikten sonra müteahhitliğe başlıyor. 30’lu yıllarda restorasyonlara başlıyor. Tarihi eserlerin restorasyonlarını yapıyor. Osmanlı mimarisinin küllüne vakıf olmuştur. 1950 yılına kadar restorasyon çalışmalarına devam ediyor. Ekrem Hakkı Bey’in en önemli hizmeti Osmanlı’yı Osman Gazi’den alıp Fatih devrine kadar getirmesidir. Bu şekilde Ekrem Hocanın verdiği eserler ile bu zamana kadar Osmanlı’yı mimari olarak çok ince noktaları tespit etmesidir” dedi.

İnsan İlimle Gelişir
Fethi Gemuhluoğlu’nu anlatan Dr. Metin Eriş ise; “Fethi abiyle ilk defa 1964 yılında tanıştım. 1964 yılında başlayan münasebetimiz vefatına kadar devam etti. Fethi abinin halkla olan bağlantısı ve insana olan teveccühü oldukça fazlaydı. İnsanımızın ilimle gelişeceğini söylerdi. Gençleri milli ve manevi olarak nasıl yetiştirebilirim diye düşünürdü. Dost ve dostluk kavramları deyince akla Fethi Gemuhluoğlu gelir. Dostluk konusunda yazdığı eserleri mutlaka okumalısınız” dedi. Gerçekleştirilen konuşmaların ardından katılımcılara plaket takdim edildi.