Toplumun Geçmişle Bağlarını Kestiler

Hayatı seyrederek yaşıyoruz
Toplumun hayatı seyrederek yaşadığını belirten Yavuz Bahadıroğlu, “Ömrümüz gerçekten çok kısa. 70 senelik bir ömrün 15 senesi çocuklukla, 30 senesi uykuyla geçiyor. Etti 45 sene. Bizim kahraman, Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Arnavut bu toprağın insanı, milletimiz, ortalama günde 5 saat televizyon seyrediyor. Bu da 15 sene tutuyor. Toplam 60 eder. Yani 10 sene yaşıyoruz. Biz hayatı seyrederek yaşıyoruz. Seyrettiğimiz hayat bizim hayatımız olmamakla birlikte ondan da sorgulanacağız. Seyrettiğiniz şeylerin film ya da dizi olduğunu bilerek seyredin lütfen. O zaman sadece zaman kaybınız olacaktır. Çünkü kaybettiğimiz zamanlardan da sorgulanacağız. Eğer bu tarihtir diye seyredersek gıybet ve iftira günahına da yardım ve yataklık etme günahını alırız. Çünkü çok fazla iftira var. Altından kalkmamız mümkün değildir” şeklinde konuştu.

 

Hayatta tesadüf yoktur, organizasyon vardır
Müslüman’ın evrensel üç dili olduğunu kaydeden Bahadıroğlu, “Müslüman’ın evrensel üç dili vardır. Biri ezandır, biri selamdır biri de Kuran’dır. Bir toplumun zihnini ve şuurunu ters yüz etmek istiyorsanız, tepetaklak etmek istiyorsanız, bu üç şeyle uğraşacaksınız. O zaman toplumun dünya ile bağını da kesmiş olursunuz. Bu toplumun bağları kesildi. Yüreği ile beynini aynı şeyi söyletmeyen başka bir toplum yoktur. Geçmişimizi daha rahat ve problemsiz değerlendirirsek eğer, geleceğimizi daha kolay inşa ederiz. Çünkü şunu bilmeliyiz; hayatta tesadüf yoktur, müthiş bir organizasyon vardır. Mesela Ergenekon.. Ne zaman ki büyük şirketlerin yönetim kurullarından generaller dışlanır. O zaman Ergenekon Türkiye’nin gündeminden çıkar. Hangi ihtisasınıza binaen oralarda onlar? Otomobilciler midir ki? Bunlar Türkiye’de sorgulanmaya yeni yeni başlıyor” dedi.

Tarih iyi okunmalı
Tarihin iyi okunması gerektiğinin altını çizen Yavuz Bahadıroğlu, “Tarihten aldığımız malzemeyle yola çıkarsak ancak, kendi toprağımıza kök salabiliriz. Bizim köklerimiz yolunmuş. Tarihi iyi okumamız gerekmektedir. 1. Dünya Savaşı, Osmanlı’yı bölüştürmek için uydurulmuş suni bir savaştır. 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale’yi geçemeyenler bu ülkenin başkentini bir antlaşma ile işgal etmişlerdir. Osmanlı’nın yıkılması gerekiyordu. Çünkü petrol kokuları gelmeye başlamıştı. İngiltere dünyanın en yetenekli casuslarını niçin yetiştirmiştir? O casuslar ki Müslümanlığı bir Müslüman’dan daha iyi yaşamışlardır.  İngiltere hiçbir şey yapmadan ülkemizi neden terk etmiştir? İşgali kök salmışken? Hiçbir yerde biz onlarla savaşmadık. Hiçbir cephede onları yenmedik. Biz yunanlılarla savaştık. Yunanlıları İngilizler çağırdı. Neden? Kendisi yapmamış, maşa kullanmıştır Yunan’ı. Bunları iyi okumamız, artık tarihimizi iyi araştırmamız gerekmektedir” diye konuştu.

 

Esed halkın isteğine boyun eğecek
Yavuz Bahadıroğlu konferansında ayrıca; “Türkiye’yi kimse terk etmesin. Gitmek, kaçmak zorunda kalmasın. Herkes ne düşünüyorsa özgürce söylesin. Özgürce düşünsün. Amacımız böyle bir Türkiye olmalıdır. Evet, Çamlıca’yı camiyle süslüyoruz amma bin tane camii sevabına eş bir uygulama orada bekliyor aslında. Ayasofya. O camii ki artık kimliksizlikten kurtulmalı. 481 sene. Müslüman’ın alnı ile secdede buluşan Ayasofya’da cemaatle namaz kıldıktan sonra ölmek istiyoruz artık. Ayasofya bize bir vasiyettir. İnşallah Ayasofya esas kimliğine kavuşacaktır. Tarihte halka rağmen iktidar kimse olamamıştır bunu biliyoruz. Padişahlar niye kılık değiştirip halkın içine çıkıyordu? Çünkü kim olursa olsun her yönetici halkın nabzını tutmak, eğilimlerini ölçmek zorundadır. En sonunda Esed diktatörü de halkın isteklerine boyun eğecektir. Bundan kaçış yoktur” ifadelerini kullandı. 

Kitaplarını imzaladı
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fevzi Kılıç konferansın sonunda Bahadıroğlu’na teşekkür ederek kendisine hediye takdim etti. Yavuz Bahadıroğlu daha sonra kitaplarını imzalayarak Sakaryalılarla sohbet etti.