‘Hazreti Peygamberi Sanatla Anlatmak’ isimli sempozyumun ‘Geleneksel Türk-İslam Sanatlarında Hz. Peygamber’i anlatmak isimli oturumunda konuşan Prof. Dr. Subaşı, “Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere meydana getirilmiş çok kıymetli tablolar var. İnsanlar evlerinde, işyerlerinde, yaşadıkları mekânlarda duydukları sevgiyi hattatların eserleriyle duvarlarına taşımışlardır” derken; Öğr. Gör. Bilgin ise, “Minyatürlerde zaman ve mekân kavramı yoktur” dedi.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Sakarya Üniversitesi ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen ‘Hazreti Peygamberi Sanatla Anlatmak’ isimli sempozyumun ikinci oturumunda ‘Geleneksel Türk-İslam Sanatlarında Hz. Peygamber’ konuşuldu. Sakarya Üniversitesi Sabahattin Zaim Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen oturumda konuşmacı olarak FSMVÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Memiş, FSMVÜ Öğretim Görevlisi Betül Bilgin, FSMVÜ Öğretim Görevlisi Davut Bektaş ve FSMVÜ Öğretim Görevlisi Ali Toy yer aldı. Konuşmacıların sunumlarını daha çok görsel olarak gerçekleştirdikleri oturuma FSMVÜ Rektörü Musa Duman ve Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk’te katıldı.

Hilyeler daha çok Osmanlı kökenlidir
Peygamber sevgisinin gösterildiği sanat türlerinden birisinin hat sanatı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Mehmet Memiş, “Hattatlar Hz. Peygamberin sözleri ve sünneti üzerine sayısız eserler vermişlerdir. İbadethanelerimizde, yaşadığımız mekânlarda, dış kısımlarda Peygamberimizin isminin yazılı olduğu hat sanatı ürünleri bol miktarda bulunur. Kuran-ı Kerim kitapları, hadis mecmuaları, kıtalar, hilyeler, ehli tarikatın belirli zamanlarda, belirli miktarlarda usta hattatlar tarafından ele alınmışlardır. Hilyeler Hz. Peygamberin fiziksel özellikleri ve davranış biçimlerini içeren eserlerdir. Daha çok Osmanlı’da hattatlar tarafından oluşturulmuşlardır. Diğer İslam diyarlarında pek görülmeyen bir türdür. Kuran-ı Kerim’de Hz. Peygamberi öven bazı ayetlerde hattatlar tarafından levha olarak yazılmıştır. Yine Peygamberden şefaat bekleyen levhalarda mevcuttur” diye konuştu.

İlk tasvirler Emeviler döneminde
Öğr. Gör. Betül Bilgin, “Peygamber Efendimizin resmini yapmaya şu anda cesaret edebilecek kimse olacağını zannetmiyorum ama zamanında olmuş. İslam Kültür Coğrafyası bünyesinde birçok inanç sistemi barındırır. Tasvirleri ilk Emeviler Dönemi’nde görmekteyiz. İlk yazmalar antik bilim eserlerinin Arapça çevirileridir. Bu çevirilerde tasvirler doğrudan kullanılmışlardır. Gülşah ile Varka Hikayesi tasvirin bulunduğu en önemli yazma eserlerin ilklerindendir. Bu eserde Hz. Peygamber’in yüzü açık tasviri de bulunmaktadır. Minyatürü İslam’ın şekillendirdiği bir resim sanatı olarak değerlendiririz. Evet, İslamiyet ile birlikte şekillenmiştir ama kökeni doğuya kadar dayanmaktadır. Minyatürlerde zaman ve mekân kavramı yoktur. Hangi dönemde nerede yapılıyorsa o dönemin kıyafetlerini, tarzını taşımaktadır. Minyatürlerde resim metin ilişkisi çok önemlidir. Metinde nasıl anlatılmışsa o şekilde minyatür oluşturulur. Sanatçı kendi yorumunu pek katmaz. 15-16. yüzyıllardaki tasvirlerde Hz. Peygamber’in yüzüne peçe gelmeye başlamıştır.”

Hat resim değildir
Gerçekleştirdiği sunumla hat sanatına dair kendisine ve diğer hat sanatçılarına ait örnekler üzerinden değerlendirmelerde bulunan Öğretim Görevlisi Davut Bektaş, “Peygamberimizle ilgili hattatların en çok kullandığı yazıların ilki Kelime-i Tevhid’dir. Bir diğeri ise âlemlere rahmet olarak gönderildiğine yönelik ayettir. Hat sanatında her şeyin tek tek kuralı vardır. En basit kuralı noktalarla ölçülmesidir. Mim’i dönerken, geçerken kurallar vardır. Allah ve Muhammed kelimelerinin üzerine o kadar çalışılmıştır ki en güzel hali en klasik halidir. Bunun üzerine ne kadar çalışırsanız çalışın daha güzeli çıkmaz. Hat resim değildir. Belirli bir seviyede olan hattatlar yazdıklarını bir resme benzetmeye çalışmazlar. Sadece andırabilir o kadar. Hattat olan herkes daha güzel yazmak için yazmıştır” ifadelerini kullandı.

Ritmik hareketler ilgi görüyor
Öğr. Gör. Ali Toy, “2013 ve daha önceki dönemlerde Hz. Peygamber ile ilgili yaptığım bazı çalışmaların sunumunu size göstereceğim. Aslen mimarım. Klasik hat eğitimi de aldım. Eserlerimde bu iki eğitimin kesişmesi görülüyor. Makili, kırık ve köşeli yazıları sıklıkla kullanıyorum. Klasik hatlarda harflerin enleri boyları ve bütün meyilleri noktaya nispetlidir. Benim eserlerimde ölçüler kare olarak oranlanmış durumda. Form olarak temel geometrik formlar kullanılmıştır. Temel geometrik formlarda düz çizgi ve 90 derecelik açı yer almaktadır. Kare eserlerde de kompozisyon yaparken bir satır nizamı mevcuttur. Kompozisyonlar yine belirli bir kompozisyonda tekrarlanabilir. Sanattaki ritmik hareketler bu devirde çok ilgi görüyor. Bende bazı eserlerimde bunu yansıtmaya çalışıyorum.”

Muhabbet kavramının kaynağı Peygamber
Hat sanatına mısralar üzerinden yansıyan Hz. Peygamber sevgisini dinleyicilere aktaran Oturum Başkanı Prof. Dr. Hüsrev Subaşı, “Arapça, Farsça ve Türkçe olmak üzere meydana getirilmiş çok kıymetli tablolar var. İnsanlar evlerinde, işyerlerinde, yaşadıkları mekânlarda duydukları sevgiyi hattatların eserleriyle duvarlarına taşımışlardır. Gülün hikâyesi çok. Birçok sempozyum götürür. Bu nedenle bunu eserlerinde kullanan şair de, hattat da çoktur. Muhabbet kavramını dünyaya hediye eden Hz. Muhammed’dir. Onun olduğu yerde güzel muhabbet olur. Peygamber sevgisi mezar taşlarına kadar taşınmıştır. Örneklerini pek çok yerde görmek mümkündür. Mevlid içinde ayrı bir sempozyum yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ateşli gençlik dönemlerinde bende mevlid için bidat diyordum. Ama Mevlid Peygamberimizi müthiş güzel anlatıyor. İçinde harika beyitler barındırıyor” şeklinde konuştu.