Ahmet Tabakoğlu Bir Okuldur

Çok sabırlıdır
Ahmet Tabakoğlu’na asistanlık yapmış olan Prof. Dr. Gülfettin Çelik ise “Sizlerle böyle bir gecede beraber olmak ne güzel. Hele ki mevzu, asistanlığını yaptığım, Medeniyet Üniversitesi’ne geçene kadar aynı odayı paylaştığım Sayın Hocam hakkında olunca inanılmaz bir farklılık oluşturdu. Ben Hocamı tanıdığımda yıl 1987’ydi. İlk tanışmamızdaki bende bıraktığı izlenimden, yıllar yılı hocamı hep genç olarak bildim. Şu an bakmayın sakal bıraktığına Hocam hala genç. Hocamın özveriliği, dinamizmi, gündelik hayatında her alana yansır. Yıllar yılı aynı sebatla görev yapmıştır. Öğrencileri ile olan ilişkilerinde karşılıklı bir sabır ortaya çıkmışsa verimli bir eğitim süreci geçirilebilir demektir. Bir şeye niyet eder ve onun elde edilmesi konusunda çok sabırlıdır. Hocamız, hayatı boyunca karşılaştığı zorlukları kaza ve kadere olan sebatı ile atlatmıştır” diye konuştu.

 

İslam İktisadında bir ekoldür
Ahmet Tabakoğlu’nun İslam İktisadında bir ekol olduğunu belirten Prof. Dr. Erol Özvar, “Ahmet Hocanın karşısında konuşmak imtihana çıkmak gibi bir şey. İslam Dünyası ve Ortadoğu araştırmalarına dikkat çekmiştir. Ahmet Tabakoğlu İslam İktisadı’nda bir ekoldür. Ahmet Hocamın bugüne kadar yetiştirdiği ve yaptırdığı 100 civarında yüksek lisans tezi ve 50 civarında doktora tezi vardır. Ahmet Hoca bir okuldur” şeklinde konuştu.

O’nun evlatlarıyız
Hocalarını anlatmanın onurlu bir görev olduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Yrd. Doç. Dr. Fahri Solak, “Hayatta olan hocamızın huzurunda bir şeyler söyleme imkânı bulduk. Çok onurlu bir görev bu fakat bir yandan da zor bir görev. Çünkü hocamız kendisinin övülmesinden pek hoşlanmaz. Hocalarımızın mütevazı olmaları iyi geleneğin kendisidir. Övgü algısına yol açmadan doğruları söylemekte ayrı bir zorluk. Biz ilmen hocamızın evlatları sayılırız. Ne kadar temsil edebiliriz ne kadar layıkızdır bu bizim takdir edebileceğimiz bir şey değil.  Hocamızın yaşamı gıpta etmemiz, temenni etmemiz gereken bir yaşam. Çünkü birçok meslekte olduğu gibi akademik meslekte de iyi başlamak yanında iyi sonlandırabilmekte önemlidir. İtibarlı bir şekilde başlayarak itibarlı bir şekilde meslek yaşamı sürdürebilmek her zaman başarılabilen bir durum değildir. Bu açıdan da hocamız bizlere çok iyi bir örnektir” ifadelerini kullandı.

 

Meslektaşlarını da yetiştirmiştir
Panelde son olarak bir konuşma gerçekleştiren Doç. Dr. Rahmi Deniz Özbay ise, “Hocamız tarihe çok önem vermiştir. “Tarih bilmeyenin ilmine itibar edilmez” der. Hocamızın çalışma konularını seçerken gösterdiği titizlik, alanlar konusunda da kendisini göstermiştir. Bize uygun olanı üretmiş ve tercih etmiştir.  Değerlendirmeleri de iktisat tarihçileri için son derece aydınlatıcıdır. Ahmet Hocamızın 80’lerin başında yaptığı çalışmalar moda tabirle “in” olmuştur. Şimdi çokça bilinen akademisyenler hocamızın yıllar önce araştırma yaptığı alanlara daha yeni yönelebilmişlerdir. Sadece öğrencilerini değil, hocamızın affına sığınarak, meslektaşlarını da yetiştirmiştir. Ahmet Hocamızın esin kaynağı olduğu kendi öğrencilerinin sayısı da hiç de az değildir. Hocamız ders anlatırken ve yazarken hocamızın soruları öğretici olurdu. Hocamız kastetmek istediği şeyi sorarak söylerdi. İpuçları hep satır aralarındaydı, mesajları da öyle. Doktora derslerinde onun sorularını yakalamak çok zevkliydi. Bu bir tür bulmaca çözmek gibiydi. Hocamızdan öğretmenin ve öğrenmenin yöntemini aldık. Kendisinden Allah razı olsun” dedi.

 

Allah dilemezse olmaz
Programda kürsüye çıkarak bir teşekkür konuşması gerçekleştiren Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu, “Hocalarım bana şunu söylemişlerdi. Eğer bir şeyi Allah isterse onun olmasını kimse engelleyemez. Herkes bir araya gelsin, çabalasın Allah dilemedikçe asla olmaz. Ben arkadaşlarımıza hep şunu söylemişimdir. Tevekkül etmek. Çabalayacağız, uğraşacağız. En sonunda tevekkül edeceğiz. Bizim zamanımızda hocalarımız bize “namaz kıldığını kimseye belli etmeyeceksin” derlerdi. Yaklaşım bile sergilenemiyordu. Şimdi böyle bir şey söz konusu değil. Zaman geçiyor, alışkanlıklar değişiyor. Ben tüm darbelere şahit oldum. Eskiden sloganlar atılıyordu. “Komünistler Moskova’ya!” diye. Şimdi bakıyoruz, geçen Cuma namazında Moskova Camii için yardım toplanıyordu. Eskiden beri çok ağlandık. Ağlandılar. Kapitalizmin iç hesaplaşması olduğunu bilmeden Komünizme çok değer vererek onunla uğraştık. Ama bunların hepsi tecrübedir” diye konuştu.

 

Adalet Takva’ya en yakın olandır
Nurettin Topçu’nun öğrencisi olduğunu ve hayatı boyunca Topçu’nun öğrettiklerini aktardığını dile getiren Prof. Tabakoğlu, “Hayatım boyunca tüm öğrenci arkadaşlarıma Nurettin Hocamın bize öğrettiklerini aktardım. Bunlardan en önemlisi de kul hakkı yememekti. Kul hakkı yememek. Adaletli olmak. Çünkü adalet Takva’ya en yakın olandır. Bugün maalesef bunlar ihmal ediliyor. Kendi düşüncemizden olmasa bile kul hakkını asla unutmamamız, her zaman adaletli olmamız gerekiyor. Bize yakışan da budur.  Mümkün olduğu kadar gerilimsiz, ilmi hayata önem veren bir hayat yaşamak için uğraş vermeliyiz. Dünya hayatı gelip geçicidir. Paylaşamadığımız ne var aslında? Biz her şeyi bilemeyiz. Bilmemiz de gerekmez.  Her ne şekilde olursa olsun arkadaşlarımızın önünü açmak onların iyi eğitim almaları için çalışmak gerekir. Bırakınız yazsınlar, bırakınız okusunlar, bırakınız gelişsinler. Bu konuda hiçbir engelleyici tavır sergilememek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fevzi Kılıç, unutamayacakları bir program olduğunu ifade ederek konuşmacılara teşekkür etti. Başkanvekili Kılıç, Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu’na ve konuşmacılara plaket ve çiçek takdim etti.